H
ermès’in Birkin çantası zarafeti ve nadir bulunmasıyla ün
kazanmış en ikonik parçalardan. 1984 yılında Hermès’in sanat
yönetmeni tarafından İngiliz aktris ve şarkıcı Jane Birkin için
tasarlandığı günden beri ününden hiçbir şey kaybetmedi.
Sınırlı sayıda üretilmesi ve bazı alıcıların ona kavuşmak için yıllarca süren
uzunluktaki bekleme listelerine dahil olmasıyla hep gündemde oldu. Ancak
bu sefer durum biraz farklı. Yakın zamanda bu prestij çantanın şöhretine
leke sürecek olaylar yaşandı ve moda dünyasında büyük yankı uyandırdı.
Hermès müşterileri markanın yanıltıcı pazarlama ve satış taktikleri
nedeniyle maddi ve manevi zarara uğratıldıklarını iddia ederek yasal
yollara başvurdu. İşte o iddialar…
Dava, Los Angeles’ta yaşayan bir grup yüksek profilli müşterinin
şikayetleri üzerine açıldı. Müşteriler, Hermès’in özellikle çanta
satışlarında sahte “kıtlık” yaratarak fiyatları yapay olarak yükselttiğini ve
müşterileri aldatıcı bir şekilde yönlendirdiğini iddia etti. Dava dosyasına
göre, Hermès’in en çok talep gören modellerinden olan Birkin ve Kelly
çantaları, nadiren stoklarda bulunuyor ve bilindiği üzere müşteriler bu
çantaları elde edebilmek için aylarca, hatta yıllarca beklemek zorunda
kalıyor.
Üstelik bir Birkin çantanın başlangıç fiyatı 10.000 dolarken, ikinci el
piyasasında bu miktarın 150.000 dolara kadar çıkabildiği biliniyor.
Davacılar, Hermès’in bu tür yapay “kıtlık” politikaları ile hem markanın
prestijini artırmaya hem de çantaların değerini korumaya çalıştığını
savunuyor.
Davacılar ayrıca, Hermès’in belirli VIP müşterilere ve ünlülere ayrıcalıklı
muamele yaparak, onları sıradan müşterilere göre daha öncelikli
tuttuğunu iddia ediyor. Bu özel müşterilerin, genel müşteri kitlesine göre
daha hızlı ve kolay bir şekilde istedikleri çantaları alabildikleri belirtiliyor.
Bu durumun, müşteriler arasında haksız rekabet yarattığı ve tüketici
haklarının ihlal edildiği savunuluyor.
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Hermès ise iddiaları kesin bir dille reddederek, şirket politikalarının
tamamen yasal ve etik olduğunu savunuyor. Marka kıtlık yaratma
iddialarına karşı çıkarak, yüksek talep nedeniyle ürünlerin zaman zaman
stoklarda tükenebileceğini belirtiyor. Ayrıca, VIP müşterilere yönelik
ayrıcalık iddialarının da gerçeği yansıtmadığını dile getiriyor.
Diğer taraftan Hubspot’un yayımladığı makaleye göre yıllarca beklemeden
(en azından on yıllarca) Birkin sahibi olmak için yapılması gereken bazı
şeyler var. Bunun başındaysa ürüne tamamen hâkim olmak, mağazayla
hatta satış temsilciyle yakın ilişkiler kurmak geliyor. Hubspot bir Birkin
alabilmek için yüzbinlerce dolar alışveriş yapan Birkinseverlerden de
bahsediyor. Hatta verilen örneklerden birinde Birkin alabilmek için beş
yıl boyunca mağazada 150 bin dolar harcayan bir müşteri bile var. Birkin’e
dava açan müşterilerin çıkış noktası da tam olarak bu: Birkin alana kadar
markanın farklı ürünlerine yeni bir servet harcama gerekliliği yaratılması.
Üstelik bunu yapabilmek için Birkin almak istediğinizi belirtmeniz yeterli
değil, teklifin mağazadan size gelmesi gerekiyor.
Marka her ne kadar iddiaları reddetse de moda dünyasında sular epey
bulanmışa benziyor. Zira dava lüks moda markaları ve tüketici hakları
konusundaki tartışmaları yeniden alevlendirdi. Hukukçular, davanın
sonucunun, lüks markaların satış stratejileri ve müşteri ilişkileri üzerinde
önemli etkiler yaratabileceğini belirtiyor. Eğer davacılar haklı bulunursa,
Hermès’in ve benzeri markaların pazarlama stratejilerini yeniden gözden
geçirmesi gerekebilir. Bu durum, lüks moda endüstrisinde yeni yasal
düzenlemelere ve denetimlere yol açabilir. İşte bu yüzden tüm gözler dava
sonucuna çevrilmiş durumda.