Web sitemizde çerezler ve benzeri izleme teknolojileri kullanılmaktadır. Çerezlerin ve benzeri izleme teknolojilerinin pazarlama/reklam faaliyetleri, sitemizin daha işlevsel kılınması ve kişiselleştirilme amaçlarıyla kullanımına onay verebilir veya ‘’Tercihler’’ butonu ile çerezleri yönetebilirsiniz.
Nisan 2021
Bir yerden bir yere gitmenin en hızlı yolu
“GERÇEK YARIŞÇILAR DEĞİLSİNİZ, YALNİZCA BİRER KAFE YARIŞÇISISINIZ!”
950’lerin sonu, 60’ların başı İngiltere… Mavi yakalı İngiliz gençlerinin Amerikan rock’n roll müziği ile daha fazla zaman geçirmek ve kahve içmek için şehir merkezinde ve Londra’nın yaklaşık 24 kilometre dışındaki Watford kasabasında toplandığı zamanlar. Yol üzerindeki kafelerin çoğaldığı günlerde genç erkekler saçlarını Marlon Brando gibi arkaya yapıştıracak ve kızların işten çıkış saati için Watford’daki Busy Bee Cafe ile Londra’daki The Ace Cafe arasında mekik dokuyacaklardı; biri olmazsa diğeri. Ancak hızlı davranmak gerekiyordu ve yol da o zaman için hatırı sayılır bir mesafeydi. Bir araca ihtiyaç vardı ama bu sıradan bir ulaşım aracı olmamalıydı; hızlı ve çevik bir araç gerekliydi.
İkinci Dünya Savaşı yeni sona ermişti ve gençlerin elinde her zamankinden fazla para vardı. Savaş öncesinde İngiliz kültüründe motosikletler genellikle prestijli ve varlıklı kimselere ait olarak görülürdü; burjuva sınıfının aksesuarı. Ancak 1950’lerde fiyatları düşen motosikletler, elinde para olan işçi sınıfının da ulaşabileceği hale geldi. Ve işte bu Watford ve Londra çocukları için mükemmel bir fırsattı.
Bulabildikleri parçaları birleştirdiler, çünkü o günlerin motosikletleri onların ihtiyaçlarını karşılamıyordu. Egzoz borularının değişmesi, gidonların farklılaşması gerekiyordu… Birçoğunun kahramanı İngiliz GP yarışçılarıydı. Bu yüzden hız en büyük tutkularıydı. Yaptıkları yeni motorlarla kafenin önünde hız yarışları yapıyorlardı. Rivayet odur ki, yarışmaya meraklı iki cafe racer’cı gencin yanından geçen bir kamyon şoförü onlara şöyle bağırır: “Gerçek yarışçılar değilsiniz, yalnızca birer kafe yarışçısısınız!” Belki de beklenen işaret tam da buydu…
Bu hikâye üzerinden çok uzun zaman geçti, hem motorlar hem de markalar teknolojiyle birlikte evrim geçirdi ama Londra’daki Ace Cafe, hevesli bir motorcu olan Mark Wilsmore tarafından 1994 yılında yeniden açıldığında cafe racer’lar yeniden yollara düştü.
Uzun yolculuklar için uygun olmayan cafe racer’lar, yapılış amacına gayet uygun bir özelliğe sahip: Bir yerden bir yere gitmenin en hızlı yolu. Hızlıca dünyaya yayılan hareket bir zamanların parça motorlarından yapılan modelini, büyük markaların markaj altına almasına neden oldu ve elbette sonra akıllara durgunluk verecek güzellikte modeller asfaltlarda boy göstermeye başladı. Dünyanın en gözde dört cafe racer’ına yakından bakalım.
Triumph Thruxton R
Paranızın karşılığını en iyi şekilde veren Thruxton R, cafe racer motosiklet denince akla gelebilecek her şeyin vücut bulmuş hali... Klasik görünümü ve performansı size ihtiyacınız olan her şeyi sunuyor. 1200 cc su soğutmalı motoru ile 96hp üretiyor ve 196 kg ağırlığında. Showa çatalı, Ohlins ayarlanabilir süspansiyonu ve Brembo frenleri, bunu gerçekten çok arzu edilen bir motosiklet yapan şasi özelliklerinden sadece birkaçı.
Husqvarna Vitpilen 701
Tanıyanların “canavar” olarak adlandırdığı Vitpilen 701, bu listedeki en güçlü motosikletlerden biri. 693 cc Liquid-Cooled OHC tek silindirli motoru 75hp’ye ve 166 kiloya sahip olması ileri düzey bir sürüş keyfi sağlıyor. Ona neden canavar dendiğini anlamak için deneme sürüşü yapmanızda fayda var.
Kawasaki Z900RS Cafe
Bu parlak yeşil motosiklet, Kawasaki tarafından selefi Z800 serisinin yerini almak üzere üretilen genç bir model. Z900RS cafe modelinin oldukça etkileyici özellikleri var: 948 cc sıvı soğutmalı 4 zamanlı In-Line Four motor, 99 Nm tork ve 110 hp. Süper hafif şasisi sayesinde güçlü bir sürüş keyfi sağlıyor. Kendi uygulaması Rideology aracılığıyla telefon bağlantısı kurmasıysa akıllara durgunluk veren bir özellik.
Honda CB1000R Neo Sports Kafe
Japon üretici tarafından yapılan CB1000R, diğerlerine göre nispeten pazarın yenisi sayılabilir. Motor dünyası onu “dünyadaki en iyi Neo Sports Cafe Rider” olarak adlandırıyor. İddialı bir motor olduğu için mi? Mümkün! Yalnızca görünüş olarak güzel değil, aynı zamanda teknik özellikleri de oldukça etkileyici: 998 cc dört silindirli motor, 143hp ve 104Nm. Hafif ama güçlü bir sürüş... Bu deneyimden kesinlikle keyif alacaksınız.