Nisan 2 2021

Mars, NASA ve Robotların Geleceği

Nisan 2

MARS'TA YAŞAMAK İÇİN ONLARLA ANLAŞMAMIZ GEREKİYOR

E

n heyecanlı anlar yedi dakikada bitti: Paraşüt açıldı, gökyüzü roketleri ateşlendi ve robotik kamyon Mars yüzeyine oturdu! Ve sonunda bilim adına inşa edilen keşif aracı Perseverance, 128 milyon mil uzaktan bizi selamladı. Yedi aylık bir yolculuğun ardından Şubat ayında Mars’a iniş yapan Perseverance ya da kısa adıyla Percy, milyarlarca insanın tarihe tanıklık etmesini sağladı.

Ortalık sakinleşip inişin yarattığı toz bulutları dağılınca Percy, sahip olduğu gözlerin hepsini açarak etrafına bakmaya başladı. Eğer taşıdığı drone’da bulunan ikisini de sayarsak üzerinde tam yirmi beş ayrı kamera var. Çoğu, aracın kızıl gezegende güvenli bir sürüş yapabilmesine yardımcı olmak için. Geri kalanlar ise Mars kayalarına yakından bakarak bir zamanlar orada yaşayan bir şeye dair işaretler arayacak. Bazı kameralar renk ve dokuları neredeyse insan gözüne yakın bir algıyla görüyor. Ancak bu yeterli değil; zira Percy insan gözünün görüp, beyninin algılayabileceğinin ötesindeki renkleri fark edebilse de dünyaya gönderdiği fotoğrafların insanlara bir anlam ifade etmesi gerek.

Nisan 2

Percy ilk test sürüşünü 33 dakikada 5-6 metre yol kat ederek başarıyla gerçekleştiriyor. Şimdi yaşam ipuçlarını bulmak için bir zamanlar yaşanması muhtemel olan bir yere gitmesi gerekiyor: Jezero Krateri’ne. Kraterin, bundan yaklaşık üç-dört milyar yıl önce sığ bir göl olduğu düşünüyor. Bugün, antik delta boyunca yayılan ve kuruyan çökeltilerle yaklaşık 50 metre uzunluğunda, çizgili ve çok renkli uçurumlardan oluşuyor. Bu renkler aslında jeolojik birer şema; geçen zaman bu katmanlar üzerinden takip edilebiliyor.

NASA biliminsanları, kameraları onlara doğrultarak hangi minerallere baktıklarını ve belki de küçük Marslı “canavarların” bir zamanlar bu tortuları eve taşıyıp taşımadıklarını anlayabilecek. Arizona Eyalet Üniversitesi’nde gezegen bilimcisi ve Percy’nin çalışmalarından birinde baş araştırmacı olan Jim Bell, “Mars’ta herhangi bir antik biyosferin kanıtını koruyan tortul kayaçlar varsa, onları bulacağımız yer burasıdır,” diyor, “Olmaları gereken yer burası.”

Aradıkları bu olsa da, gerçek hayatta bunu göremeyecekler. Çünkü gerçek hayattaki 50 metrelik şemada en ilginç renklerden bazıları görünmez olacak. En azından dünyada, en azından normal insanlar için… Renkler, ışığın etrafından veya içinden sıçrayarak göze çarpan şeylerdir. Ancak Mars’taki ışık, Dünya’dakindan biraz daha farklı. Bu yüzden Percy’nin gözleri biz insanların göremediği ışığı görebilir; yansıyan x ışınlarından veya kızılötesi ya da morötesi ışınlarından yapılmış ışığı. Fizik aynı olabilir ancak algı aynı değil. Bu yüzden algılamak için Percy’nin “gözleri” önemli.

Nisan 2

Mars ve Dünya aynı güneş ışığında yıkanıyor. Ancak Mars daha uzakta olduğu için güneşle teması daha farklı. Üstelik dünya, tüm bu ışığı yansıtmak ve kırmak için su buharı dolu kalın bir atmosfere sahipken, Mars’ta sadece küçük bir atmosfer var ve kırmızımsı tozlarla dolu. Bu da çok fazla kırmızı ve kahverengi anlamına geliyor. Ancak insan gözü Dünya ışığı altında görecek şekilde geliştiği için, Mars atmosferine özel bir algısal filtre eklendi. Mars’ın insan gözüne nasıl görüneceğini yeniden üretmek istiyorsak, bu Mars manzaralarında Dünya’nın aydınlatma koşullarını simüle etmek gerekiyor.

Perseverance’ın yaptıkları, yapabildikleri inanılmaz ama bu elbette insan ve robotların bir arada çalıştığı ilk proje değil. İnsanlık öyle icatlara imza attı ki 128 milyon mil öteye yolculuk yapabilecek bir robotu iletişim kurabilecek ve analiz yapabilecek hale getirdi.

Nisan 2

NASA tarafından dünyanın sayılı robo-psikologları arasında gösterilen Ecem Tuğlam, insan robot etkileşimlerini ve insanların bakış açısını inceliyor. Tuğlam şu an telefonlarımızda kullandığımız sesli asistanların bile yapay zekâların eseri olduğunu hatırlatıyor bize. Elbette her gün karşımıza “ete kemiğe” bürünmüş halde çıkmadıkları için farklı düşünüyor olabiliriz. Oysa durum böyle değil; bugün birçok fabrikada insanlar robotlarla işbirliği halinde çalışıyor.

Yine de insanların robotlara çok temkinli yaklaştığını söyleyen Tuğlam, ilerleyen zamanlarda robotlara kurallar belirlenmesinin doğru olacağının da altını çiziyor. Ellerimizle oluşturduğumuz gelecekte bizleri nelerin beklediğini anlamak ve çözmek için zamana ihtiyacımız var, çünkü aslında her şey çok hızlı ilerliyor ve teknoloji her gün bir sorunun daha üstesinden geliyor.

Bununla birlikte NASA projelerinde aktif olarak görev yapan Tuğlam, Dr. Ravi Margasahayam ile birlikte Mars programı çerçevesinde insanların robotlarla nasıl yaşayacağı üzerine araştırmalar yapıyor. Mars’ta yaşam kurulabilir mi, sorusunun cevabıysa başlangıç için minimum sayıda insanın olması kaydıyla evet. Dünya’daki gibi doğal kaynakları olmayan bir gezegende terraforming (Mars’ı Dünyalaştırma) çalışması sürdürmek bir süreç gerektirecek.

Ecem Tuğlam röportajının detaylarını ya da dünya, gelecek, teknolojinin geldiği son durum, robotlar, yapay zekâlar hakkında bilmek istediğiniz her şeyi Yapı Kredi – Geleceği Konuşalım podcast serisinden takip edebilirsiniz.