1
800’lü yılların sonu… Bir gece yarısı... Roma sokaklarında ertesi
gün dağıtılacak olan gazeteleri özenle katlarken şarkı söyleyen bir
kadının sesi yankılanır… Bu, o kadar güzel ve duru bir sestir ki,
oradan geçen birinin kulağını aşkla doldurur. Ona yardım etmek,
yol göstermek ve sesinin yüzlerce insanı aynı şekilde mest etmesini
sağlamak hiç de zor olmaz. Bu kadın 1900’lü yılların ikon yüzü ve sesi
Lina Cavalieri’den başkası değildir. Şarkı söylediği o sokaklarda, bundan
neredeyse bir asır sonra güzel yüzünün hâlâ bir simge olabileceğinden
haberi yoktur ama işin aslı şu ki Cavalieri kusursuz güzelliğiyle, yaşadığı
dönemde birçok sanatçıya ilham verdi. Piero Fornasetti de bu isimlerden
biriydi. 1944 yılında hayatını kaybeden Cavalieri’nin yüzünün asla
unutulmamasını sağlayacak belki de tek isim…
Piero Fornasetti, 1950’lerde kurduğu markasıyla İtalyan tasarım
dünyasının bir simgesi haline geldi. Şimdilerde oğlu Barnaba tarafından
yönetilen atölye, sürrealist sanata olan eğlenceli bakış açısıyla bilinir.
Her ne kadar tasarımlar hayvan, mimari, güneş ve ay gibi sık yinelenen
motiflerden oluşsa da hiç kuşkusuz Cavalieri, Fornasetti’nin imza
tasarımıdır. Bugün tabaklardan sandalyelere, minderlerden mumlara
kadar aklınıza gelmeyecek kadar çok farklı versiyonda onun yüzünü
görmek mümkün. Fornasetti, “Onları yapmaya başladım ve asla
duramadım,” diye tanımladığı Cavalieri’nin yüzünün 300’den farklı
varyasyonunu kullanır tasarımlarında.
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
O hiç kuşkusuz altın yıldızlı İtalyan tasarımcılarından biriydi. Tıpkı
akranları gibi, ürettiklerinde İtalyan kültürünün geleneksel unsurlarını
yeniden yorumladığı da oldu: Piranesi’nin gravürleri, Palladio’nun
mimarisi ve Pirandello’nun oyunlara olan özel takıntıları… Ama onu esas
alışılmadık kılan şey; var olanlarla yeni formlar ve tipolojiler yaratmak
yerine kendine özgü illüstrasyonlar kullanmaya odaklanmasıydı. Aynı
nesneleri tekrar tekrar aynı şekil ve boyutlarda üreterek, illüstrasyonları
için boş tuvallere dönüştürürdü. 1940’ların sonlarına doğru Fornasetti,
sadece esprili figüratif illüstrasyonların kendine özgü tarzını tanımlamıştı.
1959’da Yves Saint Laurent ve Coco Chanel saflarına katılarak moda alanına
yaptığı önemli katkılardan dolayı Neiman Marcus Ödülü’nü kazandı.
Ama hiç şüphesiz görkemli tarzı 80’li yıllarda yeniden keşfiyle gündeme
gelecekti. Post-modernistler onu o kadar sevmişti ki Sotheby’s bir
parçasını 15 bin dolara satarak rekor kırdı.
Bugün Fornasetti’nin alışılmadık estetik tarzı her zamankinden daha
güçlü, daha canlı ve bizi hâlâ şaşırtmaya devam ediyor. 11 binden fazla
farklı motif içeren mirasının koruyucusu Barnaba, babasının arşivini
tutkuyla yeniden gözden geçirdi. Ve onun en önemli eserlerinden
bazılarını yeniden canlandırdı. Şimdi bunları kendi atölyesinde yeniden
yaratıyor. Aynı şekilde babasının zanaat geleneklerine uygun olarak
kendi eserlerini de orada yapmaya devam ediyor. Barnaba aynı zamanda
Fornasetti’nin iç mekân, mobilya, cam, kristal, ipek, giyim, sahne
dekorları, baskı, resim, şiir ve çizim alanlarında eşit derecede üretken
çalışmalarıyla birlikte, seramiğinin yüzlerce örneğini, hazırladığı
Fornasetti: The Complete Universe adlı kitapta sergiliyor.
Fornasetti bugün bile bir aşk nesnesi olmaya devam ediyor.
Koleksiyonerlerin biriktirmekten mutluluk duyduğu, bazen bir
tasarımının 250 bin dolara alıcı bulduğu bu çılgınlık furyası yakın
dönemde bitecek gibi görünmüyor!