Web sitemizde çerezler ve benzeri izleme teknolojileri kullanılmaktadır. Çerezlerin ve benzeri izleme teknolojilerinin pazarlama/reklam faaliyetleri, sitemizin daha işlevsel kılınması ve kişiselleştirilme amaçlarıyla kullanımına onay verebilir veya ‘’Tercihler’’ butonu ile çerezleri yönetebilirsiniz.
Eylül 2 2021
Tarihi müzeler lezzet tutkunlarını ağırlıyor
SANAT VE TARİHİN TANIKLIĞINDA LEZZET ŞÖLENİ
azen klasik dönem sanatçılarının arasında bir galeride, bazense modern sanatın göbeğinde sade ama zarif bir fuayede… Sanat ve tarih kokan müzelerin içindeki restoranların çoğu dünyaca tanınmış menüleri ya da Michelin yıldızlı şefleriyle konuklarını bekliyor. İşte dünyanın en ilgi çekici müze restoranlarının bazıları.
V&A Café, Victoria ve Albert Müzesi, Londra
Victoria ve Albert Müzesi sadece dünyanın en büyük dekoratif sanatlar ve tasarım müzesi değil, aynı zamanda dünyanın en eski müze kafesine de ev sahipliği yapıyor. 1868 yılından beri müdavimlerine hizmet veren Viktorya dönemi odaları James Gamble, William Morris ve Edward Poynter tarafından tasarlamış. Bugün brie, fıstık ve baharatlı elmalı chutney gibi yiyeceklerin yanı sıra, akşam yemekleri için de uygun bir seçim yapabilmenize imkân sağlayan bir restoran haline getirilmiş. Haşlanmış somon veya kızarmış ördek budunun ardından hindistancevizi, clementine ve polenta keki de yiyebilirsiniz. Bununla birlikte Kraliçe Victoria’nın en sevdiği salatalıklı sandviçler ve bektaşi üzümlü turtalarla tamamlanan “Pazar ikindi çayı” planı yapmanız da mümkün.
In Situ, San Francisco Sanat Müzesi
New York Times 2016’da In Situ’yu “ülkenin en orijinal yeni restoranı” olarak nitelendirdi. Nedeniyse tıpkı içinde bulunduğu sanat müzesi gibi In Situ’nun da menülerini bir küratörle oluşturması. Sürekli yenilenen menüde dünyanın dört bir yanındaki ödüllü şeflerin imza yemeklerini deneyebiliyorsunuz. Belki 1986 yılından bir tarif gelebilir önünüze; belki Danimarka’dan, belki de Brezilya’dan bir şefin imzasıyla! Seçimin küratörlüğünü, üç Michelin ödülüne sahip Şef Corey Lee yapıyor.
Rijks, Rijksmuseum, Amsterdam
Rembrandt, Van Gogh, Vermeer gibi isimlerin yer aldığı birinci sınıf Hollanda sanatı seçkisini görmek için Rijksmuseum’a mutlaka gitmelisiniz. Ardından birinci sınıf bir yemek için kesinlikle Rijks’e uğramalısınız. Yerel mutfaktan oluşan menüsüyle 2016 yılında Michelin yıldızı kazanan Rijks, yıl boyunca dünyanın en ünlü şeflerini de mutfağında ağırlıyor. Geçmiş yıllarda misafir edilen şefler arasında Berlin’de kendi adını taşıyan restoranın sahibi şef Tim Raue (Dünyanın En İyi 50 Restoranından biri) ve Singapur’daki iki Michelin yıldızlı Restaurant André’yi yöneten André Chiang vardı.
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Café Jacquemart-André, Musée Jacquemart-André, Paris
Müzenin galerilerinden birinde yemek yiyormuş gibi hissetmenizi sağlayan Café Jacquemart-André beklediğiniz deneyimin fazlasını sunmaya aday. Konağın eski yemek odasında hafif bir öğle yemeği yiyebilir, bir müzede tadabileceğiniz en iyi Fransız hamur işlerini deneyebilirsiniz.
Nerua, Guggenheim Bilbao, İspanyaFrank Gehry tarafından tasarlanan Guggenheim Bilbao, sınırları içerisinde Dünyanın En İyi 50 Restoranı’ndan biri olan Nerua’yı barındırıyor. Modern ve minimalist menünün mimarı Michelin yıldızlı şef Josean Alija ve ekibi. Ekip, yıl boyunca mevsimsel olarak üç kez değiştirilen beş, dokuz, 14 veya 18 servisli tadım menüsü sunuyor. Nerua’da viski ve karides soslu maymunbalığı ciğeri, kemik iliği ile şalgam tatine ve muzlu dondurma ile yucca turtası gibi eklektik bir çeşitliliğin tadına varabilirsiniz.
The Modern, New York City Modern Sanat Müzesi
Şef Abram Bissell’den mevsimlik bir menü sunan The Modern, sofistike Amerikan yemekleri adına iki Michelin yıldızına sahip. Menüde kral yengeç ve baharatlı ekmek kırıntıları ile kömürleşmiş avokado, siyah yer mantarlı kestaneli ravioli, elmalı kavrulmuş ıstakoz ve şampanyayla haşlanmış tavuk yer alıyor.